Serhat Latifoğlu, Aydınlık’ta “TRÇ ittifakının ekonomik dinamikleri” başlığı ile bir yazı kaleme aldı.
Yazısında bu ittifakın ekonomik etkilerine değinen Latifoğlu, “MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, geçen ay içinde yaptığı açıklamada ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı en uygun seçeneğin TRÇ ittifakı (Türkiye, Rusya, Çin ittifakı) olduğunu belirtti. Söz konusu açıklamayı bazı çevreler, Trump ziyareti öncesi yapılan taktik açıklama olarak değerlendirmişti. Ancak ilerleyen günlerde Sayın Bahçeli, Türkgün gazetesi ile yaptığı mülakatta önerisini ayrıntılı bir şekilde tarif ederek bunun stratejik olduğunu netleştirdi. Bu yazıda muhtemel TRÇ ittifakının bazı temel ekonomik göstergelerde sağlayacağı etkilere özet olarak göz atalım” ifadelerini kullandı.
“ÜÇ ÜLKENİN 20235 GSYİH’İ 61 TRİLYON DOLAR SEVİYESİNDE”
Üç ülkenin gayrisafi yurt içi hasıla verilerini aktaran Serhat Latifoğlu, “2024 itibarıyla üç ülkenin SAGP’ye (satın alma gücü paritesine) göre GSYİH büyüklükleri şöyledir (IMF, Dünya Bankası verileri): Bu üç ülke, 2035 itibarıyla toplamda yaklaşık 61 trilyon dolar SAGP GSYİH seviyesine ulaşabilir. Bu, küresel ekonomik üretimin yaklaşık yüzde 28’ine denk gelir (bugün yüzde 23 civarında). TRÇ ittifakı ülkelerinin SAGP GSYİH projeksiyonuna göre (2024-2035) GSYİH büyüme trendleri ve ittifak olmaması halinde yaşanacak büyüme trendi ile karşılaştırmayı görebilirsiniz. İttifakın etkisiyle Türkiye’nin reel büyümesi, enerji maliyetlerinde düşüş (Rusya) ve tedarik zinciri yatırımlarında artış (Çin) sayesinde 2035’e kadar toplamda yüzde 45 ek büyüme katkısı sağlayabilir” dedi.
Serhat Latifoğlu’nun yazısının geri kalanı şu şekilde:
İHRACATTA PATLAMA YAŞANIR
TRÇ ekseni, 3,2 milyar nüfusu kapsayan dev bir iç pazar yaratır. Türkiye için bu ittifak; Çin ve Rusya pazarlarına doğrudan erişim, Avrasya üzerinden Orta Asya, Uzak Doğu ve Sibirya bölgelerine lojistik kolaylık, Türk sanayisinin (otomotiv, savunma, makine, gıda, kimya, enerji ekipmanları) ölçek ekonomisinden faydalanması anlamına gelir. Bugün Türkiye’nin toplam ihracatı yaklaşık 260 milyar dolardır. İttifak etkisiyle 2035’te ihracatta Rusya+Çin+Avrasya bölgesi toplam payının yüzde 12’den yüzde 35’e yükselmesi, toplam ihracat hacminin 600 milyar doları aşması beklenir.
Türkiye’nin İhracat Pazar Payı Dağılımı (2024-2035, TRÇ senaryosu), (Grafikte mevcut pazar payı – AB: yüzde 41 yüzde 28, TRÇ bölgesi: yüzde 12 yüzde 35 olarak değişim gösterilir)
Bu dönüşüm, Türkiye’nin cari işlemler dengesinde yapısal iyileşmeye, enerji faturasının azalmasına ve teknoloji ithalat bağımlılığının düşmesine yol açar. İttifak etkisiyle Türkiye’nin büyüme modeli “tüketime dayalı” olmaktan çıkıp “üretim ve ihracat temelli” hale gelir. Böylece Türkiye hem enerji maliyetlerini düşüren hem de dış pazarlarını çeşitlendiren bir ekonomi haline gelir.
YANİ KALKINMA PARADİGMASI
Türkiye-Rusya-Çin ittifakı, doğru kurumsal çerçeveyle yürütülürse yalnızca jeopolitik bir yakınlaşma değil, yeni bir kalkınma paradigması yaratır:
Enerji güvenliği: Rusya üzerinden uzun vadeli tedarik istikrarı
Finansal dayanıklılık: Çin’in sermaye gücü ve rezerv desteği
Üretim-teknoloji entegrasyonu: Türkiye’nin endüstriyel kapasitesi
Bu üç unsur birleştiğinde, Türkiye’nin önümüzdeki 10 yılda reel büyüme temposunu yüzde 5-6 bandına oturtur ve 2035 itibarıyla dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında kalıcı şekilde yer alır.
ÇARPICI UZUN VADELİ EKONOMİK ETKİ TRÇ TARİHİ FIRSATTIR
Sonuç olarak, Türkiye, küresel ekonomi ekseninin Avrasya’ya kaydığı dönemde, bu yeni blokta merkez ülke olma fırsatını değerlendirirse üretim, ihracat, sermaye ve teknoloji açısından tarihinin en güçlü on yılına girer.